Hatti Ülkesinin Bin Tanrısı

 

Hititler pek çok dini birbirleriyle kaynaştırarak inanç dünyasını bir çeşit federatif anlayışla bütülüğe ulaştırmıştı. Hitit tabletlerinde sık sık "Hatti ülkesinin bin tanrısından" sözedilir. Metinlerdeki uzun tanrı listeleri göz önüne alındığında bu ifadenin pek abartılı olmadığı söylenebilir. Hitit egemenliğindeki her beylikte tanrıların değişik tanımlamaları ve çeşitlemeleri bulunuyordu. Hatti, Luvi, Pala, Hurri ve Mezopotamya’nın tanrıları başka başka adlar taşımalarına karşın, birbirlerine koşut tiplerden oluşuyorlardı. Nitekim, Hitit metinlerinde "bütün gök tanrıları", "bütün İştarlar" gibi ifadeler yer almaktadır. Yine Hitit metinlerinden, Hititlerin yerel tanrılara saygı duyduklarını ve bu hoşgörüyü krallık çıkarları doğrultusunda geliştirmiş olduklarını öğreniyoruz. III. Hattuşili (1275 – 1250) döneminde Hitit dininde Hurri etkisi iyice arttı. III. Hattuşili’nin oğlu IV. Tuthaliya döneminde kurulmuş olan Yazılıkaya Açıkhava Tapınağındaki Tanrılar tümüyle Hurri adları taşımaktadırlar.

Fırtına Tanrısı. Bazalt taşından kabartma. (M.Ö. 14. - 13. yy.)

 

Hititlerde baş tanrı Fırtına (Gök) Tanrısı idi. Fırtına Tanrısı, baş tanrıça ile birlikte federal Hitit Devletinin en önemli birleştirici gücünü oluşturuyordu. Ona hem yerli Hatti ve Hurri halkları, hem de Anadolu'ya göçen Hint- Avrupalı Hititler tapıyorlardı. Hitit metinlerindeki "siu" sözcüğü Yunancadaki "zeus" ve Latincedeki "deus"un karşılığıdır. Ancak siu belirli bir tanrının adı olmayıp, Latincedeki gibi yalnızca tanrı anlamında kullanılıyordu. Fırtına Tanrısına Hattiler "Taru", Hurriler "Teşup" diyordu. Hitit hiyerogliflerindeki işaretler ise Prof. Dr. Sedat Alp'e göre "Tarhu", "Tarhuna" ya da "Tarhunt" diye okunuyordu.

Fırtına Tanrısı metinlerdeki tasvirlerde ve sanat eserlerinde dağlar üzerinde durmaktadır. Hititler dağları kutsal sayıyorlar ve onlara tapıyorlardı. Hatti kökenli Tuthaliya, Arnuvanda ve Ammuna kutsal dağların adlarıydı ve krallara ad olmuşlardı. Fırtına Tanrısının en önemli simgesi ise boğadır. Boğa, Orta Tunç Çağı'nda Anadolu'da gök tanrısının kendisiydi. Hatti dini ise, Eski Tunç çağının zoomorph denilen hayvan biçimli tanrı inanışı yerine, insan kılıklı inanca sahipti. Hititler Hattilerin etkisiyle anthropomorph, insan kılıklı tanrı inancına geçtiklerinde, hangi tanrıyı kastettiklerini anlatmak için her insan kılıklı tanrıyı, onun hayvan biçimli karşılığıyla tasvir ediyorlardı. Anadoluda Hititlere ait boğayla Fırtına Tanrısını ilişkilendiren çeşitli tasvirlere raslanmıştır.

 

Geyik üzerinde duran tanrı. (M.Ö. 14. - 13. yy.)

 

Dişi tanrıya tapma geleneği Anadolu’da Yeni Taş Çağı boyunca egemendi. Hatta o dönemde kadın tanrı baş tanrıydı. Hattilerin "Vuruşemu", Hurrilerin "Hepat", Hititlerin "Arinna’nın güneş tanrıçası", Geç Hititlerin "Kupaba" ve Yunanların "Kybele" olarak adlandırdıkları tanrıçalar aynı geleneğin ürünleridir. Arinna'nın güneş tanrıçası ile Fırtına Tanrısı birbirlerinin eşi idiler ve tüm tasvirlerde koca sağda, karısı solda yeralmaktadır. Bir metinden öğrendiğimize göre Hititlerde de, modern protokolde olduğu gibi, sağ yön daha önemli idi. Zaten bu gelenek Roma'ya da Anadolu'dan gelmiştir [E. Akurgal].


N Din ve Mitoloji sayfasına dönüş

N Ana sayfaya dönüş